İnsanın Kısa Tarihi ve Teknoloji İle Karşı Karşıya Gelmesi

İnsanlığın tarihi ne kadar geriye gidiyor? Dünya üzerinde yaşayan bütün insanların geçmiş kısa tarihi hakkında çok az bilgimiz var. On küsur yıl kadar önce, tarihimizi 10.000- 13.000 yıl olarak tahmin ediyorduk. Ancak son yıllarda karbon C14 yöntemi ile geriye yönelik yaş tayınları yapılabilmektedir. Ülkemizde, Şanlıurfa’da ortaya çıkan Göbekli Tepe kazıları ile bilinen tarihimizin 15.000 yıl öteye gittiği kanıtlandı. 

indir İnsanın Kısa Tarihi ve Teknoloji İle Karşı Karşıya Gelmesi

Prof. Dr. İbrahim Ortaş

Dünya üzerinde yaşayan bütün insanların geçmiş kısa tarihi hakkında çok az bilgimiz var. On küsur yıl kadar önce, tarihimizi 10.000- 13.000 yıl olarak tahmin ediyorduk. Ancak, iletişim ve ulaşımın yakın geçmişe kadar sınırlı olması, bilimsel teknolojilerin yetersizliği nedeniyle bazı alanlara ulaşmak ve araştırma yapma şansımız yeterli olmadığından geçmişimizi tam anlayamadık. Ancak son yıllarda karbon C14 yöntemi ile geriye yönelik yaş tayınları yapılabilmektedir. Ülkemizde Şanlıurfa’da ortaya çıkan Göbekli Tepe kazıları ile bilinen tarihimizin 15.000 yıl öteye gittiği kanıtlandı. İnsan doğada olmayan tarım gibi gıda üretimi teknolojisini yarattı (tarım devrimi), madeni harekete geçirdi (sanayi devrimi) ve iletişim ağlar üzerinden insanları ve makineleri (iletişim teknolojileri devrimi) ile birbirine bağladı. İnsanın geçirdiği önemli evrelerden komünal düzenden yerleşik tarım hayata nasıl geçtiğini, insanın gelişim ve değişiminin sonucu olarak sanayi devrimi ile madene nasıl şekil vererek alet yaptığını. Bu aletleri geliştirerek ulaşımı hızını artırdığını ve bugünde binlerce km hızla uzayın derinliklerine ilerlediğinin kısa tarihini yaşadık ve yaşıyoruz. Son yüz yılda insanlık geliştirdiği birçok teknoloji ile yaşamın önemli sırlarını çözdü ve teknolojinin ekonomilerine katığı artı değerle gelişme yönünden ilerledi ve yaşamlarını daha da kolaylaştırır oldular.  Ancak halen bazı toplumlar teknolojiyi yaratamadı ve istenilen ölçüde kullanamamaktadırlar. Bazı toplumlar halen neyin ne olduğunu ve nasıl bu denli toplumların birbirimizden farklılaştığımız da anlayamıyorlar. İnsanlık tarihinin önemli kısmını oluşturan besin arayışı savaşları ve keşifler ve bunların sonunda yaratılan teknolojiler yaşamı kolaylaştırdığı kadar yeni sorunlarda çıkardı. Bugün insanlık kendi elleri ile yaratığı çevre, iklim değişimler ve hepsinden önemlisi yapay zekânın esiri olma sorunlarını sorgulamaya başladı bile.

5b3f2220537a000c40953d7e İnsanın Kısa Tarihi ve Teknoloji İle Karşı Karşıya Gelmesi

İnsan bilinci geliştiği günden beri geçmişini sorgulayarak günümüze kadar birikimini büyüterek geldi. İnsanın yaratığı bilgi birikimi ve yaşamını kolaylaştırmak için harekete geçirdiği teknolojinin sonuçlarının insana yarar mı zarar mı getirdiği günümüzde sıkça sorulmaktadır. Son yıllarda dünyanın oluşumu ve geçirdiği biyolojik evrimleri, yaşamı tarihi bütünlüklü olarak sorgulayan ve analiz eden önemli yazarların kitapları yayınlanıyor. Bu kitapların bir kısmı başucu eser niteliğindedir. Elektronik çağın yaratığı imkânlar ile çok sayıda kitap hızlı bir şekilde yayınlanıyor. Günde binlerce kitabın yayınlandığı günümüzde bir insanın bütün yayınları okuma ne yazık ki mümkün değil. Ancak bu kitaplardan bilgi kirliliğinden arınmış ve bizleri doğru bilgilendirdiğinden emin olduğumuz kaynakların okunmasını önermek okumak isteyenler için yaralı olabilir. Son dönemde yayınlanan ve okunmasında yarar gördüğüm bir iki kitap geçmiş ve gelecek arasındaki ilişkilerin sağlıklı kurulması yönünde önemli ve ufuk açıcı bilgi sağlamaktadır.

Teknoloji İnsanı Esir mi Alacak?

Gerd Leonhard 1961 yılında Almanya’da doğmuş, İsviçre’de yaşayan, insanlık ve teknoloji arasındaki tartışmalarda uzmanlaşmış bir Avrupalı fütürist. 2015 yılında WIRED Dergisinin “Avrupa’nın En Etkili 100 İsmi” listesine adını yazdırmayı başarmış bir yazar. Teknolojiye Karşı İnsanlık (İnsan ile Makinenin Yaklaşan Çatışması) adlı kitabı insanın yaratığı teknoloji le yaşayacağı sorunları işleyen okumaya değer önemli bir kitap. İnsanı düşündürten ve sorular sordurtan bir kaynak. Leonhar’dın yazığı “Teknolojiye Karşı İnsanlık” kitabının işlediği konular bir sonuç veya olabilecek olası sorunları karşısında insanlığın sorgulaması gereken durumları açıklıyor. Teknolojinin insan hayatında yaratığı etki vazgeçilmez ancak teknolojinin esi olma ve onun etkisinden kalmanın yaratığı veya yaratacağı kaygı hep sorgulanır olmuştur.

Ancak ondan önce insanlığın doğa ile nasıl baş edebildiğini, doğayı nasıl anlayıp ondan yaralanmaya başardığının anlaşılması bakımından Jared Diamond’ın yazdığı Tüfek, Mikrop ve Çelik kitabı ve Yuval Noah Harari yazdığı “Sapiens – İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi” kitapları son derce önemli bilgiler sunmaktadırlar.

İlginizi Çekebilir:Türkiye’de 20 Bin Kişi Organ Bekliyor

screen-shot-2016-02-04-at-10-12-04-am-750x400 İnsanın Kısa Tarihi ve Teknoloji İle Karşı Karşıya Gelmesi

Tarım Devrimi Dünyanın Sağlıklı Sürdürülebilirliği İçin Ne İfade Ediyor?

Jared Diamond’ın yazdığı Tüfek, Mikrop ve Çelik adlı kitabı insanlık tarihinin geçirdiği evrelere ilişkin önemli soruları soruyor ve bilimsel kanıtlar sunarak ufuk açıyor ve bilim tarihçilerine de analiz etme şansı sunuyor. İnsanlığın tarım tarihine de ışık tutan kitap jeoloji, biyoloji, coğrafya dil bilim gibi birçok konudaki bilgileri aynı eksende birleştirmeyi başarmış bir kitap. TÜBİTAK yayınlarında çıkmıştı sanırım şimdi başka bir yayın evi yayınlıyor. Geçmişten günümüze yaşamın gelişim evrelerini anlamak için her üniversite öğrencisinin mutlaka okumasında yarar var.

Bir savaş tarihçisi olan Yuval Noah Harari, yazdığı Sapiens “İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi” kitabında da benzer bir yaklaşımla insanın nasıl bugünkü duruma geldiği işlenmektedir. İnsanın geçirdiği Tarım, Sanayi ve İletişimin Teolojileri büyük dönüşümlerinin sonucunda bugün dünkü insandan farkı bir konuma gelmiştir. Doğayı anlamış, doğanın kurallarını matematik üzerinden teknolojiye dönüştürmüş ve bugün yaratığı yapay zekâ teknolojinin esiri haline mi geliyor durumundadır. Aslında bu kaynakların en önemli özelliği insanın doğayı nasıl anladığını ve bundan nasıl yararlanarak bilgi üretimini nasıl ilmik ilmik ördüğünü de satır aralarında göstermektedirler.

Harari’nin yazdığı “İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi” ile Jared Diamond’un yazdığı “Tüfek Mikrop ve Çelik” ve diğer benzer içerikli kitapları insanların üzerinde yaşadığımız dünyaya on küsur bin yıllık kısa tarihini ve yaşamlarının nasıl geliştiğini ikna edici ve bilimsel bir yaklaşımla din-ırk ayrımına girmeden anlatması geçmişimizi tanımamıza yardımcı oluyor. İnsanlık tarihini anlamak için bu tür kitapların bilimsel esaslara dayalı olarak popüler dil ile anlatılması ve yazılması geniş kitler tarafından okunmasını da sağlar. Nature dergisi kitap için, “Son yıllarda insanlık tarihi hakkında basılmış en önemli ve okunabilir kitaplardan biri” diye yazmış.

M.İlin ve E. Segal isimli iki Rus yazarın “İnsan Nasıl İnsan oldu” kitabı da insanın ilk çağlarından bu yana geçirdiği evreleri çok sade bir şekilde anlaşılır bir dille anlatmaktadır.  İnsanı en büyük merakı olan geçirdiği evreleri anlam isteğine iyi bir kaynak. İnsanın dününü anlaması bugünü anlamamıza yarımcı olacak niteliklerdir. İnsanın insan olması sürecinde insanın doğayla ve insanın insanla olan savaşımı sonucu oluşturduğu toplumsal ortam, sistem ve kültürlerin anlaşılması bakımından önemli bir eser. İnsanın en önemli özelliği olan yaratıcı-kurgucu olmasının oluşturduğu bugün ki bilgi birikimini anlamak bakımından kitabın işlediği konular çok önemli. Dünyanın değişik bölgelerinden insanların yarattığı etkilerin bir araya getirilerek yaratılan etkiler insanlığın kısa tarihin ayrı bir özetidir.

Bunlara benzer içerikte yazılmış kitapların biz insanlarda yaratığı en önemli  etkileri, bizlere  bilimsel bilgi vermeleri yanında çok değişik konularda düşünme alanlarımızı genişletmeyi ve geçmişe dair çok farklı sorular sormamızı sağlamaktadır. Tarım yaparak iyi mi yaptık?  Yazı neden icat edildi? Hangi faktörler teknoloji yaratmaya insanlığı yönlendirdi? Neden bazı insanlar teknoloji yaratabiliyor da bazıları yaratamıyor. Bundan binlerce yıl birlikte yola çıkan ve hiç bir şeyleri olmayan insanların bazıları bugün düşünme güçlerini kullanarak, sistematik çalışma ile bilgi ve teknoloji yaratarak önden koşarken, bazıları bu yarışta geride kaldılar. Bazısı saate binlerce kilometre hızla uzaya giden araç yapabildi, halen bazıları çıplak ve tabanlara kuvvet ile yalın ayak yol almaktadır.

Fütürist Leonhard’nun kitabını da bu çerçevede özetleyecek olursak; yukarıda bahsettiğim üretilen bilginin yarattığı ileri teknolojinin ortaya çıkardığı çok önemli bir sorunu insanlığın önüne koymuş bulunuyor.  İnsan ile makinenin yaklaşan çatışmasını anlattığı kitapta çok da tahmin edemediğimiz çok sayıda olasılıkları ve sorunlar üzerinde düşünmemizi sağlıyor. Teknoloji doğal olarak insanın rahat yaşaması için yaratıldı. Ancak bugün yapay zekâ ile teknolojiden korkar duruma geldik. Çünkü IQ’si çok yüksek bir yapay zekâ hayatımızı kontrol ederse ve bizi makine ile karşı karşıya getirse. Belki makinenin fişini çekmemize bile müsaade etmeyecek. Belki yakın gelecekte, yazarın belirttiği gibi; derimizin altına yerleştirilecek olan elektronik cipler bizi rahat da uyutmayacak. Olası riskler ve yapay zekânın yaşamımıza nasıl dokunacağını anlatılan kitap üzerinde düşünmemiz gereken durumları önümüze koyuyor.

Yapay zekâya sevinelim mi, yoksa korkalım mı? Yapay zekâ insanı insan muhtaç etmekten kurtaracak mı? Yoksa bazı toplumlar bazı toplamların esiri mi olacak?

Teknoloji İnsan Yaratmıyor, İnsan Teknoloji Yaratıyor

Teknolojinin son 50-60 yılda insanın yaşamını kolaylaştırmak için başardığı onlarca buluş ve bunların insan yaşamındaki olumlu etkileri ortada. Ancak insanın neredeyse artık teknolojiye bağımlı halen gelen (mobil telefon, araba, internet vs.) yaşamı ve bunların insan düşün hayatı ve fizyolojisi üzerinde yaratığı etkiler son yıllarda sıkça konuşulur oldu. Yaşamımıza yapay zekâ robotlarının katılması, masa başı işlerin çoğalması, raf ömrü uzun gıdaların tüketimi insan sağlığını tehdit ettiği sıkça dile getiriliyor. İnsanların bazılarının az çalışarak çok harcaması, haksız kazan, kayırmacı yaklaşımlar, şan şöhret peşinde koşması, doyumsuz yaşam ve bunların oluşturduğu depresif yaşam ve etik sorunlarda sorgulanır oldu. Bu bağlamda geçmişte yaşadıklarımız ve bu sürede oluşturduğumuz birikimli bilgimizin analiz edilmesi bakımından geriye dönüp ciddi bir analizin yapılması yaralı olabilir. Bu bağlamda geçmişi objektif olarak anlatan ve analiz eden yazıları çok çok önemsiyorum. Gerçekten insanın gücünü ve doğayı bütünlüklü anlamak için bu tür kaynakları okuma gerekir. Gerd Leonhard kitabı için diyor ki “kitapta şunları savunuyorum: Gelecekteki bilim- teknoloji araştırmalarına, bu alandaki gelişmelere, bunların ticarileşmesine yönelik yatırımları gerçekleştirirken karar verme ve yönetişim süreçlerinin merkezine, insan mutluluğunu ve esenliğini koymalıyız; çünkü en nihayetinde teknoloji, aradığımız şey değil, arama yöntemimizdir”. Sanırım burada amaç ve araçları iyi anlamak zorundayız. Ne aradığımızı iyi bilmek zorundayız. Bulduğumuzun ne anlama geldiğini de bilmek zorundayız. Ezbere yaşayarak, kulaktan duyma ile değil, bilfiil paçaları sıvayarak suyun içine girer gibi tarihin derinliklerinde, nereden nereye geldiğimizi okuyarak öğrenmek zorundayız. Kendimizi ve geçmişte yaşadıklarımızı, ne tür zorlukları aştığımızı bilmek zorundayız. Bilemez isek hiçbir şeyin kıymeti olmaz. Yaşamı anlamlı kılmak için gençlerin bu kaynakları okumasını öneririm.

share Paylaş facebook pinterest whatsapp x print

Benzer İçerikler

Dünya Çocuk İnovasyon Ödülleri Türkiye’de veriliyor
DETERMİNİZM VE HÜR İRADE ÜZERİNE
Atomdan Madde Ötesine Açılan Kapılar
Zenginliğin Kaynağı Nedir?
Araştırma Üniversiteleri
Evrimin açıklayamadığı sessizlik!
İnsan ve Kainat | © 2019 | Tüm hakları saklıdır.