Neden İnsan ve Kainat?
“İnsan ve Kainat” adı Türkiye için çok şey ifade etmektedir. Bu ismin çok önemli çağrışımları var. Zira yakın tarihimizde önemli izler bırakmış çok etkin bir dergiyi yeniden gündeme taşımak ve o süreçte emeği geçen güçlü bir ekibi hayırla anmak istedik. Bu vesileyle, yarım kalmış bir hamlenin kaldığı yerden devam edebilmesi için de bir umut ışığı yakmak istiyoruz.
Yıl 1985. Aylardan Eylül. İnsan ve Kainat adlı bir dergi yayınlanır. Türkiye’de Zihniyet Dönüşümü yapmayı hedefleyen derginin yayıncısı, Türkiye Gazetesinin ve bilahare İhlas Holding’in kurucusu Enver Ören. Derginin başında ise Ömer Öztürkmen var. Genel Yayın Yönetmenliğini tecrübeli gazeteci Ömer Öztürkmen’in yaptığı derginin ilk çekirdek kadrosunda Ramazan Aydın, Ali İbrahimoğlu ve Vedat Kızıl var. Ben de 1986 yılı başlarında bu ekibe dahil olma bahtiyarlığına erdim.
Daha sonraları Hüseyin Sarıkoç ve merhum Olcay Yazıcı bu ekibe destek vermeye başladılar. Zaman içinde yeni katılmalar oldu. İslam Gemici, Hasan Alaybeyoğlu ve Saffet Yılmaz gibi isimler var. Tabii işin başından beri rahmetli Mehmet Emin Alpkan, İrfan Atagün ve Vecihi Ünal ağabeylerimiz bu ekibe kol-kanat gerdiler. Bu ağabeylerimizle aynı mekanı paylaşmanın mutluluğunu yaşadık. Bizi engin tecrübeleriyle ve sohbetleriyle beslediler.
Dergiye mütercim olarak katkıda bulunan Dr. Ergin Korur ve Muzaffer Soysal’ı , ayrıca musahhih olarak görev yapan Hasan Alaybeyoğlu’nu da unutmamak lazım. Ve tabii ki Prof. Dr. Asaf Ataseven, Prof. Dr. Ayhan Songar, Prof. Dr. Kemal Kafalı, Prof. Dr. Nimet Özdaş, Prof. Dr. A. Hikmet Üçışık, Prof. Dr. Turan Yazgan gibi akademisyenlerin de dergiye önemli katkıları oldu. Bu arada Fransa’dan bize muhabirlik yapan Tansu Sarıtaylı ve İngiltere’den Mustafa Köker de İnsan ve Kainat’a önemli destek verdiler.
Elbette bu süreçte kurulan Bilim ve Teknoloji Vakfı’nı anmak gerekiyor. Zira Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre’nin yönetiminde faaliyet gösteren bu vakıf, İnsan ve Kainat dergisinin bünyesinden çıkan en önemli projelerinden biriydi. Vakıf, düzenlediği bilimsel toplantılarla ve verdiği ödüllerle kısa zamanda bilim dünyasının merkezine oturdu. Türkiye’de henüz özel üniversite yokken, bu vakıf 1980’li yılların sonlarına doğru uluslararası çapta bir vakıf üniversitesi projesini ortaya attı. Hatta rektörlüğüne ABD’nin Miami Üniversitesinde Hidrojen Enerjisi Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Nejat Veziroğlu atandı. Ama ne yazık ki çeşitli sebeplerden dolayı bu proje hayata geçirilemedi.
İnsan ve Kainat Dergisi, 2000’li Yıllarda Türkiye Sempozyumu gibi çok sayıda uluslararası projeye de imza atmayı başardı. Yaptığı yayınlarla Türkiye’de birçok ilki gerçekleştirdi. Mesela Lazer teknolojisi, Optik, İnternet, Ozon tabakasının incelmesi, Sera etkisi, Soğuk Füzyon, Klonlama vb. birçok yeni konu Türkiye gündemine İnsan ve Kainat dergisi marifetiyle girdi. O günlerde yurt dışında önemli yerlere gelmiş çok sayıda Türk bilim adamını adını da ilk defa Türk insanı İnsan ve Kainat dergisi aracılığıyla duymuş oldu. Prof. Dr. Cahit Arf, Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, Prof. Dr. Behram Kurşunoğlu, Prof. Dr. Nejat Veziroğlu, Prof. Dr. Feza Gürsey, Prof. Dr. Asım Barut, Prof. Dr. Tuncer Ören, Prof. Dr. Fuat Sezgin, Prof. Dr. Münci Kalayoğlu, Prof. Dr. Gazi Yaşargil ve daha nice değerli Türk bilim insanı bu sayede ana vatanında tanınma imkanı buldu. Bunların önemli bir kısmı bilahare Türkiye’de önemli hizmetlerde bulundu. Hatta Pakistanlı ünlü fizik alimi ve Nobel ödülü sahibi Prof. Dr. Muhammed Abdusselam da ilk defa İnsan ve Kainat dergisi tarafından defalarca Türkiye’ye davet edildi.
1985 yılında başlayan İnsan ve Kainat macerası, 1994 yılında sona erdi. Bu zaman zarfında çok önemli konular işlendi. O dönemde dergiyi takip edenler gençler arasından çok önemli insanlar yetişti ülkemizde. Bugün onlar arasında çıkıp profesör ve hatta rektör bile olanlar var. O günlerde Türkiye’de üniversite sayısı 20 bile değilken, bugün 200’den fazla üniversitemiz var. O dönemlerde milli gelirden AR-GE’ye ayrılan pay yüzde 0,2 iken bugün yüzde 1’in üstüne çıkmış bulunuyoruz. Elbette bunlar sevindirici gelişmeler. Gönül ister ki daha ileri gidilsin. Bilime ve teknolojiye ne kadar önem versek azdır. Sayısal olarak belki epeyce gelişmeler var ama hala yeterli değil. Sadece kantite ile değil, artık kalite ile de ilgilenmenin zamanı gelmiştir.
Ümit ediyorum ki, bu sitemiz, tıpkı İnsan ve Kainat dergisinin geçmişte yaptığı gibi, zihniyet dönüşümü konusunda kendi çapında bir uyanışa vesile olacaktır. Geçmişten gelen bir meş’aleyi yeniden tutuşturduk. Bunu besleyecek ve daha ilerilere götürecek olan gençleri göreve davet ediyoruz.
Bu vesileyle, İnsan ve Kainat dergisine emeği geçen ve ahirete irtihal etmiş tüm büyüklerimizi rahmetle anıyoruz. Hayatta olanlara ise sağlık ve afiyetler diliyoruz.