T.Nejat Veziroğlu’ndan Açık Mektup
Dünya Hidrojen Enerjisi Konseyi Başkanı Prof. Dr. T. Nejat Veziroğlu, İpekyolu konusunda önemli bir mektup kaleme aldı ve bunu başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, başbakana ve tüm bakanlara gönderdi. Mektubun içeriğinde İpek Yolu ve Limanı, Türkiye’nin Kalkınma Projeleri, İpek Yolu Ekonomik Birliği ve Dünya Federasyonu gibi çok ileri projelere ve önerilere yer veriliyor. 10 yıl içinde Türkiye Ekonomisinin dörde katlanacağına işaret ediliyor. İşte mektubun tam metni:
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Sayın Başbakanlarımız Binali Yıldırım ve Sayın Bakanlarımız:
Çin bu yüzyılın ortasında dünyanın en büyük ekonomisi olacaktır. Nüfusu birbuçuk milyara yaklaşan Çinin gıdaya, hammaddeye ve hertürlü ürüne büyük ihtiyacı vardır. Çinin milli geliri arttıkça bu ihtiyaç ta artmaktadır. Bunu en süratli ve en ekonomik bir şekilde karşılamak için bilindiği gibi Çin Belt & Road (B&R) Projesi başlatmış, yapılacak karayolu ve demiryollarının finansmanı için bir banka, ve yolların geçeceği memleketlerde yatırımlar için ikinci bir banka kurmuştur. Bu proje ile ilgili olarak Çinden Almanyaya bir demiryolu inşaatı başlamıştır (ekteki haritada 1 numaralı yol), Çinden Pakistanın Bulucistan sahiline Himalaya dağlarından geçen bir demiryolu inşaatı da başlamıştır (ekteki haritada 2 numarlı yol). Pakistanın Bulucistan sahilinde de çok büyük bir liman inşaat halindedir. Doğu Afrikanın Cibuti, Mombasa, Darüsselam ve Durban limanlarından gemilerle taşınacak hammadde ve ticari kargolar bu yeni limandan Çine trenlerle ve tırlarla taşınacaktır. Çin Afrikada da adı geçen limanlardan bu limanların hinterlandlarına olmayan yerlerde demiryolu yapmaktadır. Çin de bu yoldan (yani Pakistan üzerinden) orta ve güney Afrikaya giyim ve ev eşyası ve diğer ticari ürünlerini gönderecektir.
Çinin bu büyük B&R Projesine Türkiye dahil 163 memleket iştirak etmektedir. Türkiyenin B&R Projesi dahilinde Çine aşağıdaki İpek Yolu ve Limanı projesini teklif etmesini ve bununla beraber çoğu Türk-Çin işbirliği ile yapılacak diğer kalkınma projelerini gerçekleştirmesini öneririm:
- İpek Yolu ve Limanı Projesi: Kaşkardan başlayarak Taşkent, Aşkabat, Tahran, Hakkari, Şanlıurfa, Kahramanmaraş ve Gaziantep üzerinden Dörtyola uzanacak İpek Yolu (Karayolu ve Demiryolu) Projesi (ekteki haritada 3 numaralı yol), ve buna bağlı olarak Dörtyol ile İskenderun arasında Rotterdam limanı büyüklüğünde İpek Yolu Limanının yapılmasını teklif etmeliyiz. Bu yolun kuzeyindeki ve güneyindeki Orta Asya ve Orta Doğu ülkerinden demiryolu ve karayolu bağlantıları olacaktır.
Haritadan da görüleceği gibi İpek Yolu takriben Avrupa Yolunun yarısı uzunluğunda ve Pakistan Yolunun iki misli uzunluğunda olacaktır. Bu yol Çin ile Orta Asya, Orta Doğu, Güney Avrupa ve Kuzey Afrika memleketlerini en kısa, en süratli ve ekonomik bir şekilde bağlamış olacaktır. Batıya gidecek kargolar, Çinden, Orta Asyadan ve Orta Doğudan İpek Yolu (demiryolu ve karayolu) ile İpek Yolu Limanına taşınacak, ve oradan da gemilerle Akdeniz Limanlarına götürülecektir. Aksi istikamette de kargolar Akdeniz memleketlerinden İpek Yolu Limanına gemilerle gelecek ve oradan da Orta Doğu, Orta Asya memleketlerine ve Çine dağıtılacaktır. Bu Çin, Orta Asya, Orta Doğu ve Akdeniz memleketleri arasında kargo taşımacılığını hızlandıracak, ucuzlatacak ve ticareti arttıracaktır.
Türkiye de Çin- Türk Yatırımları: İpek Yolu ve Limanı Projesi ile ilgili olarak Çin – Türk iş birliği ile aşağıda açıklanan projeler gerçekleştirilecektir:
2.1. Akdeniz Tersanesi: Dörtyol ile İskenderun arasında Çin- Türk ortaklığı ile büyük bir tersane kurulacaktır. Bu tersanede büyük, ortaboy ve küçük yolcu gemileri, yük gemileri, kargo gemileri, tankerler ve feribotlar inşa edilecek ve bütün dünyaya satılacaktır.
2.2. Balıkçılık Kompleksi: Dörtyol ile Mersin arasında büyük bir balıkçılık limanı, buzhaneler ve konserve fabrikalarından ibaret Çin-Türk işbirliği ile büyük bir Balıkçılık Kompleksi kurulacaktır. Bu limandan kalkan buzhaneli balıkçılık gemileri Akdenizde, Atlas Okyonusunda, Kızıl Denizde ve Hint Okyanusunda avlanıp balıkları komplekse getireceklerdir. Buradan da balıklar dondurulmuş olarak yahut konserve halinde Çine, Orta Asyaya ve Orta Doğuya ihraç edilecektir.
2.3. Dicle-Harran Ovası Su Kanalı: Dicle nehrinin sularının yarısı tünel ve akuadaklar vasıtasıyla Harran Ovasına akıtılacak, ve Harranın üretimi bir misli arttırılacaktır.
2.4. Harran Ovası Tarım Üretimi: Fırat ve Dicle suları ile sulanan Harran Ovasında büyük şirketler ve büyük kooperatifler vasıtası ile yüksek kalitede ve yüksek miktarda meyve, sebze ve hububat üretilip Çin, Orta Asya ve Orta Doğuya ihraç edilecektir.
2.5. Doğuda Hayvancılık ve Su Ürünleri Üretimi: Doğu Anadolunun dağlık bölgelerinde büyük şirketler ve kooperatifler vasıtası ile kalitesi ve miktarı yüksek hayvan (sığır, lama, koyun, keçi, tavuk vesayire) üretimi, et üretimi, yumurta üretimi, süt ürünleri (peynir, yoğurt, tereyağı vesayire), yün ve deri ürünleri üretilip Çine, Orta Asyaya ve Orta Doğuya ihraç edilecektir.
2.6. Madencilik Yatırımları: Türkiyenin uygun yerlerinde bakır madeni kompleksi (bakır üretimi, kablo üretimi, vesayire), krom kompleksi (krom üretimi, kromlu çelik üretimi vesayire) ve kükürt kompleksi kurulacaktır. Ürünlerin bir kısmı Türkiyede kullanılacak, ve ürünlerin çoğu ihraç edilecektir.
2.7. Enerji Yatırımları: Çin-Türk işbirliği ile büyük bir güneş pilleri üreten komplek, ve rüzgar türbinleri üreten diğer bir kompleks kurulacaktır. Bu ürünler kullanılarak Türkiyede güneş enerjisi ve rüzgar enerjisi yatırımları arttırılacak, ve elektrik ve hidrojen üretilecektir.
2.8. Demiryolları: Çin – Türk işbirliği ile Türkiyenin bütün mühim şehirleri limanlara bağlanacak ve Türkiye’nin demiryolu ağı iki misline çıkarılacaktır. Türkiyenin her tarafına hızlı tren işleyecektir.
2.9. Lokomotif ve Vagon Üretim Kompleksi: Çin – Türk işbirliği ile Eskişehir’deki lokomotif ve vagon fabrikası büyütülecek, Türkiye’nin ihtiyaçlarını karşılayacak ve hat ta ürünlerini ihraç edebilecek kapasiteye çıkarılacaktır.
2.10. Hidrojen Üretimi: Nükleer santrallerin ürettiği elektrik enerjisinin takriben %30 (gece üretilen kısmı)’u ziyan olur. Mersindeki nükleer santral yanına, Sinop’ta yapılacak nükleer santral yanına birer hidrojen elektroliz tesisi kurulup geceleri hidrojen üretilecektir. Geceleri kullanılmayan ve ziyan edilen eleltrikten hidrojen üretmek üzere Türkiye’nin muhtelif yerlerinde elektroliz kompleksleri kurulup hidrojen üretilecektir.
2.11. Mazot ve Benzinin sonu: Avrupa’da, Çin’de, Japonya’da ve dünyanın birçok memleketinde ikibinli yılların ortalarına kadar – küresel ısınma ve hava kirliliği ile mücadele için – mazot ve benzin kullanımı yasaklanacaktır. Bunların yerine hidrojenli ve elektrikli araçlar ve gereçler kullanılacaktır. Türkiye de memlekette hidrojenli otomobil, otobüs, kamyon, araç ve gereçlerin üretimi ve kullanmasını desteklemelidir. Bu aynı zamanda Türkiyenin ticaret açığını azaltacak yahut kapatacaktır.
2.12. Kıbrıs’a Elektrik, Doğalgaz ve Uzay Üssü: Türkiye’den Kıbrıs’a deniz altından elektrik ve doğal gaz verilecektir. Kuzey Kıbrıs’ta uzay araştırmaları, uzay seyahatleri ve uzaya uydu gönderilmesi için bir Uzay Üssü kurulacaktır.
2.13. Türkiyeye Faydaları: On yıl içinde Türkiyenin ihracatı dört misline çıkacak, ticaret açığı kapanacak, Türk lirası kıymetlenecek, faizler düşecek, ve Türkiyenin kalkınması hızlanacaktır.
3.İpek Yolu Ekonomik Birliği, Ekonomik Birlikler ve Dünya Federasyonu: Dünya birleşmeye ve bir dünya hükümeti kurmaya doğru ilerlemektedir. Bunun için ilk önce bölgesel ekonomik birlikler kurulacak, ve bu birlikler birleşerek dünya federasyonunu kuracaklardır. Bununla ilgili olarak yapmamız gerekenleri ve yapılacakları aşağıda açıklıyoruz:
3.1. Mevcut Ekonomik Birlikler: Avrupa Birliği böyle bir ekonomik birliktir. Kuzey Amerika Serbest Ticaret Birliği de bir ekonomik birliktir.
3.2. İpek Yolu Ekonomik Birliği: Türkiye, Orta Asya ve Orta Doğu memleketlerini içine alan bir ekonomik birlik kurmalıdır. Bu sıkı tarihi ve kültürel bağları olan bu bölgenin ekonomik kalkınmasını hızlandıracaktır.
3.3. Diğer Kurulacak Ekonomik Birlikler: Rus Fedarasyonu 20 kadar Cumhuriyeti içine alan bir ekonomik birliktir. Buna Beyaz Rusaya da ilave edilecektir. Çin, Moğalistan, Kuzey ve Güney Kore, ve Tayvan ile birlikte bir ekonomik birlik kuracaktır. Hindistan, Sri Lanka ve İndo-Çin yarımadası memleketleri bir ekonomik birlik olacaktır. Batı Pasifik memleketleri (Japonya, Filipinler, Endonezya, Avusturalya ve Yeni Zelanda) bir ekonomik birlik kuracaktır. Afrika memleketleri bir ekonomik birlik kuracaktır, ve Güney ve Orta Amerika memleketleri diğer bir ekonomik birlik kuracaktır.
3.4. Dünya Federasyonu ve Avantajları: Yukarıda açıklanan 9 ekonomik birlik birleşerek Dünya Federasyonunu kuracaktır. Dünya Federasyonunu kurulunca ordulara gerek kalmayacak, silah üretimi ve yarışması ortadan kalkacak, harpler ortadan kalkacak, kanunlardan kaçanlara yataklık eden ve vergi kaçakçılarına yataklık eden (İsviçre ve Panama gibi) irili ufaklı memleketler kalmayacağı için vergi ve servet kaçakçılığı da ortadan kalkacaktır. Dolayısı ile ordulara saf edilen, silahlara sarf edilen ve vergi kaçakçılığı olamayacağı için kazanılan servetler dünyanın geri kalmış memleketlerinin kalkınmasına sarf edilecek ve bütün dünyanın hayat seviyesi yüksek, çevresi temiz cennet gibi olması sağlanacaktır.
Gereğini emirlerinize arz ederim.
Saygılarımla,
Prof. Dr. T. Nejat Veziroğlu
Dünya Hidrojen Enerjisi Konseyi Başkanı
Macera ve başarılarla dolu ibretli bir hayat hikayesi. Gurbette geçen bir ömür ama asla ülkesini milletini unutmayan bir sadakat. T.Nejat Veziroğlu’nun hayat hikayesini izlemek için ekteki video linkini tıklayabilirsiniz.
Sn.Hocam; acizane bu hususta (f)de bıkmadan ısrarla yazdım. Allah sizden razı olsun beni teyit ettiğiniz için. Ancak benim ısrarla vurguladığım husus; biz gümrük birliği üyesiyiz. Çin’deki sermaye, Çin’de ham, yarı mamul mal üretip, Türkiye’de montaj. Hem mahreçe iadeyi kolaylaştırır, hem de montaj ve %30 işçilikle Türk menşei kazanan mallar, alıcı üye ülkelere gümrüksüz ithal hakkı kazanır. Bu da suyun mecraını bulması gibi kaçınılmaz olur. O zaman Türkiye’yi kimse tutamaz. Hatta iddia ediyorum ki; Orta-Doğu olaylarının altında bu husuta Türkiye’nin bay-pasa edilmesi yatar.