Yeni Mezun Öğretmenler Sınavlarda Dökülüyor!
Okullarımızın ve öğretmenlerimizin ciddi yapısal ve sosyal sorunları bulunmaktadır. En önemlisi, öğretmen yetiştirme anlayışının ve kurumlarının yeni baştan, bilimsel esaslara göre ele alınması gerekmektedir. Zira öğretmen meselesi çözülmeden milli eğitimdeki kalitenin iyileştirilmesi mümkün değildir.
12 Haziran 2018 tarihinde yazdığım “Üniversite Mezunları Türkiye’nin Nitelikli İş Gücünü Karşılayacak Düzeyde Eğitimli mi?” başlıklı yazımdan sonra 2018 Kamu personeli öğretmenlik sınav sonuçları açıklandı. Sonuçlar ne yazık ki kaygılarımı rakamsal olarak doğrular niteliktedir. Basından derlediğim verileri ışığında yeni mezun öğretmenlerimizin sınav başarı durumu içler acısı. Öğretmenler kendilerine sorun soruların yarısını bile yapamamışlar. Basına ÖSYM tarafından verilen bilgiler ışığında 2018 Haziran dönemi Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), Kamu Personeli Sınavı Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi raporunu yayınladı. Raporda Matematik, Fizik, Kimya gibi alanlardan mezun olan öğretmenlerin kendi branşlarıyla ilgili sorulara cevaplama zorlandıkları anlaşılıyor. Yeni mezun öğretmenlerin kendi bölümlerine ilişkin 50 soru üzerinden yapılan hesaplamada ortaya çıkan sonuçlara göre, fen bilimleri ve teknoloji mezunlarının başarı ortalaması 11.82, kimya öğretmenlerinin 14.14, fizik öğretmenlerinin 16.25, matematik öğretmenlerinin ise 11.97 oldu. En başarılı branş Psikolojik Rehberlik ve Danışma alanında da 50 sorunun 34’üne doğru yanıt verdikleri görülüyor. Türkçe ve Din kültürü ve ahlak bilgisi testlerinde 50 soruda doğru yanıt ortalaması 29 çıktı. Sınava öğretmen olarak göreve başlayabilmek için 308 bin 125 aday başvurmuş ve bunlarda 260 bin 805’inin sınavı geçerli sayılmış. 48 bin öğretmenin sınavı geçerli kabul edilmemiş. Muhtemelen belirli bir puanın altı hesaplanmamıştır veya öğretmenlerimiz başvurduğu halde sınava girmediler. Bu sonuçlar öğrencilerimizin yetersiz bilgi ile mezun olduklarının açık bir göstergesidir.
- Yeni Mezun Öğretmenler Sınavlarda Dökülüyor!
- Okullarımızın ve öğretmenlerimizin ciddi yapısal ve sosyal sorunları bulunmaktadır. En önemlisi, öğretmen yetiştirme anlayışının ve kurumlarının yeni baştan, bilimsel esaslara göre ele alınması gerekmektedir. Zira öğretmen meselesi çözülmeden milli eğitimdeki kalitenin iyileştirilmesi mümkün değildir.
Neyi Ölçmek İstiyorduk, Ne Ölçtük? Çıkan Sonuçlar Neyin Gösteriyor?
Sorun öğrencilerin eğitimini gerçekleştiren kişiler olunca doğal olarak herkesi ilgilendiriyor. Hepimizin öğretmenlerinin birer aydın (münevver) olarak öğrencilerin neyi bilip neyi bilmediğini bilmesi, çocuğun ne denli yeteneklerinin olup olmadığını ve ona göre öğrencinin geleceğini belirlemesi bakımından ok önem arz etmektedir. Öğretmenlerin çocuğun ne bildiğini bilmesi için kendisinin de bilgi sahibi olması gerekir. Öğretmenin bilgisini ölçmek ayrı bir konu. Yani bir ölçme değerlendirme konusu önümüze çıkmaktadır. Ülkemiz eğitim sisteminin maalesef ciddi ölçme-değerlendirme sorunu bulunmaktadır. Çoğu üniversite hocamızda bilmiyor. Ben de bilmiyorum. Öğretmenlerin ölçme teknikleri mutlaka önemlidir. Çocuğun hafıza bilgisi, dikkati, alan bilgisi, ters mantık yürütme bilgisinin ölçer bilgi ve tekniğine sahip olması gerekir. Bu konuları belirleyecek soru sorma bilgisine sahip olması gerekir. Öncelikli olarak neyi ölçmek istediğimizi bilmemiz gerekir. Sonra öğretmenin neyi bilmesi gerektiğini ölçecek ölçekler geliştirmek gerekir. Neyi ölçtüğümüzü bilirsek ve çıkan sonuçları iyi analiz edersek sonuçları daha iyi yorumlayabiliriz.
Sorun Nereden Kaynaklanıyor?
Ancak neden çocuklarımızı eğitecek olan öğretmenlerimiz bu denli başarısız. Bu sorunun cevabı çok da kolayca eğitim yetersiz denilecek kadar kolay olmadığı kanaatindeyim. Maalesef liseden yetersiz eğitim ile gelen öğrencilerimizin üniversitedeki akademik başarısı düşüktür. Öğretim üyeleri olarak bu gerçeği görüyoruz. Ancak asıl sorun devletimizin öğretmen yetiştirme politikasının da gözden geçirilmesi gerekir. Maalesef uzun zamandır öğretmen yetiştirme sorunu ciddi boyuta devam ediyor. Öğretmenlerin özlük hakları, liyakate dayalı yükselme, toplum ve devlet katında gördükleri itibar da ayrıca öğretmenlik mesleğinin belirlenmesinde önemli bir etmedir. Ancak öğretmenlik mesleği toplumda maddi ve manevi anlamda deste görmediği sürece mesleğe olan ilgi sürekli gerilemek zorundadır. İnsana duyulan saygının gereği olarak insanı hak ettiği şekli ile eğitmek zorundayız. Bu eğitimi saygın öğretmenler kurumsal düzeyde sağlamaktadırlar. Öğretmenler duyulan saygı ile çalıştıkları kuruma duyulan saygı ile bütünlük oluşturmaktadır. Toplum eskiden beri eğiticiyi çok önemser. Onun için çocuğunu okula ve öğretmene göndermekten tereddüt etmez. Bu anlamda okul salt yapı olarak bilgi aktaran bir kurum değil, kişiyi her alanda yaşama hazırlayan, yetişkin birey olmasını sağlayan ve sosyalleşmesini sağlayan ortam olarak görülmektedir.
Öğretmen ve Sorumluluk Bilinci Önemli
Öğretmen neden önemlidir. Öğrencilerin hayatı kavramalarında öğretmenin önemli bir fonksiyonu ve rolü bulunmaktadır. Öğrencinin anlamadığı yerde öğretmen eksiliği gidermek zorundadır. Ancak öğretmenin eksiği varsa öğrencinin kafasındaki o bilgi eksikliği doldurulamaz. Öğretmenin bilgisi görgüsü ve güveni en önemli başarı aracıdır.
Ancak bir bütün olarak okullarımızın ve öğretmenlerimizin ciddi yapısal ve sosyal sorunları bulunmaktadır. En önemlisi, öğretmen yetiştirme anlayışı ve mekanlarının yeni baştan, bilimsel esaslara göre ele alınması gerekmektedir.